31 Mayıs 2011 Salı

Ali KAZMA KONUŞMASINDAN

Ali Kazma'nın video işleri, tıp, sanayi, sanat ve zanaat alanlarında çalışan birey ve grupları, tekstil fabrikası, tamir ve tasarım atölyeleri, mezbaha, ameliyathane ve dans stüdyosu gibi üretim ve onarım mekanlarını kapsayan iş ortamlarında çalışırken gösterir. Kazma'nın konularına yaklaşımı, zamanla, insan aktivitesini gözlemleyerek ilişkiye geçen arkeolojik yöntemle yakınlık gösterir. Her ikisi de zamanla benzer yöntemlerle ilişki kurmaya çalışır, ancak farklı şekilde, arkeoloji insanoğlunun geçmiş yaşantı ve kültürlerini anlamaya çalışırken, Kazma'nın video işleri, günümüzün artefaktlarının üretim biçimleri üstünden şimdiyi, bugünü, bu anı kazır, inceler, derler, belgeler.
Ali Kazma, şu anda, önceki işlerinde izlediğinden farklı bir yaklaşımla, geçmiş ve şimdiyi bir arada düşünen bir ''kitap projesi'' üstünde çalışıyor. İsviçreli Editions Take 5 yayınevi tarafından yayınlanacak olan bu sanatçı kitabında, kitap yapımını ve saklanmasını belgeleyen fotoğraflar yer alacak: İsviçre ve Fransa'daki yayınevleri, offset ve arkaik teknikleri kullanan matbaalar, ciltciler, modern grafik tasarımcılar, ulusal kütüphanelerde saklanan ender eserlerden Shakespeare'in yayınlanmış ilk toplu eserlerinden, Kuran'lara, 2000 yıllık Antik Yunan eserlerinden Borges'in elyazmalarından e-kitaplara kadar kitaplar üstüne herşeyi belgeleyen yüzlerce fotoğraftan oluşan geniş bir görsel arşiv.

"Istancool 2011" Tasarım ve Sanat Dünyasının En Popüler İsimlerini Türkiye'ye Getiriyor

Tasarım odaklı büyük etkinliklere imza atan İngiliz organizasyon şirketi Liberatum tarafından gerçekleştirilen “Istancool”, 2011’de geri geliyor. Istanbul’74 ve kült moda-tasarım dergisi AnOther Magazine tarafından desteklenen etkinlik, dünyaca ünlü moda tasarımcıları Haider Ackermann ve Riccardo Tisci, REM’in solisti ve beyni Michael Stipe ile ikonik oyuncu Tilda Swinton gibi isimleri ağırlayacak.

Sanat, tasarım, moda, sinema, müzik, edebiyat ve mimarlık disiplinlerini buluşturacak olan Istancool Vakko Moda Merkezi, Pera Müzesi ve İstanbul Modern olmak üzere üç günde üç ayrı mekanda gerçekleştirilecek.

Venedik Film Festivali Direktörü Marco Mueller, Courtney Love, Sophie Calle, Ryan McGinley, Dan Colen, Sam Taylor-Wood ve Kirsten Dunst’ı da programına alan Istancool 2011, dünyanın en yetenekli yazar, tasarımcı, editör, ozan, dansçı ve sinemacılarını İstanbul’a taşıyacak. “Dinamik sanatlar diplomasisi” yaratmak üzere yola çıkan Istancool, Türkiye ile uluslararası sanat toplulukları arasındaki bağı güçlendirecek.

Kamuya açık olarak düzenlenen ve katılımı bedelsiz olan festival, 27-29 Mayıs 2011 tarihleri arasında izlenebilir. 

Istancool 2011 Programı şöyle:

27 Mayıs 2011, Cuma
Vakko Moda Merkezi, Nakkaştepe

13:00 
Pazarlama Çağında Sinema
Marco Mueller, Kirsten Dunst ve Nurgül Yeşilçay
Çağdaş sinema, günümüz dünyası hakkında neler söylüyor?

14:00 Muammer Brav, Murathan Mungan söyleşisi

15:00 Io Sono L’Amore – Film Gösterimi

15:00 Haider Ackermann Workshop

17:00 Soru-Cevap: Tilda Swinton, Luca Guadagnino ve Serra Yılmaz


28 Mayıs 2011, Cumartesi
Pera Müzesi


13:00 Gençliğin Kültürü
Dan Colen ve Ryan McGinley
Sokak Sanatı ve “Karşı-Kültür”e etkisi 

14:00 “Şimdiye Yığılmak” - Collapse Into Now”
Jefferson Hack moderatörlüğünde Michael Stipe, Sophie Calle ve Sam Taylor-Wood.
Michael Stipe “Collapse Into Now” isimli film projesini sunacak. Sam Taylor Wood ve Sophie Calle gibi sanatçıların kısa filmlerinden oluşan proje, R.E.M.’in son albümüne eşlik edecek.

15:00
 Türkiye Masalları
Murat Daltaban ve Hakan Günday
Türk Edebiyatının Tiyatroya Etkisi

16:00 İngiliz Yönetmen
Sam Taylor-Wood, Anthony Minghella tarafından yönetilen Samuel Beckett eserini sunacak.


29 Mayıs 2011, Pazar
Istanbul Modern

13:00 Sophie’nin Dünyası
Sophie Calle ile Buluşma

14:00 Aşk ve Başkaldırı
Reha Erdem ve Fırat Yücel, Reha Erdem Sinemasını konuşacak.

14:00 Thomas Dozol Workshop

15:00 Sanatçılar vs Markalar
Courtney Love
Bir Marka olarak Sanatçı

16:00 Tuncer Kurtiz Özel Sunumu

17:00 Umudun Sesleri
Amnesty International – Okumalar


Ezgi BAKÇAY ÇOLAK

1980 İstanbul doğumlu.2004 yılında Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Televizyon bölümünden mezun olmuş.
  Burara okurken okul dersleri gereği pratikten çok teorik dersler alıyorlar film okumaları, sosyal bilimlerin çeşitli dalları, sanat kuramları üzerine çok yetkin insanlardan ders almış ve etkilenmiş.Pratikteki sanatını ise hep gönlünde yatan heykel olarak gerçekleştiriyor ve Marmara Üniversitesi Güsel Sanatlar Fakültesi Heykel bölümüne giriyor burada Canan BEYKAL ile tanışıyor.Büyük bir sanat kuramcısı ve dünya çapında bir sanatçı olduğunu düşünüyor ve kendisinin yönlendirmesiyle sanat kuramları içine giriyor.Verilen bilgiler, ödevler derken dersinide kendisinden devralıyor.Ancak bir parçanın eksik olduğunu düşünüyor ve Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümüne doktora programına başlıyor.Doktora programı hala devam etmekte olan Ezgi Bakçay ilerideki planının Fransa da Ekol de  sosyoloji okumak istediğini söylüyor.
  Kentsel, kamusal alan, sanat, siyaset ve görsel dilin olanakları üzerine çalışmalarını sürdürüyor.
  2006 yılından beri Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi olarak Sanat Kuramları ve Sanat Yapıtını Çözümleme Yöntemleri derslerine girmekte.
   Art-ist Güncel Sanat dergisi editör grubu içinde yer almış ve pek çok yayında sanat üzerine yazıları yayınlanmıştır.
   2005 yılında İlhan KOMAN’la ilgili Yaratıcı Aklın Keşifleri başlıklı makalesiyle yılın genç eleştirmen ödülünü almış.

10 Mayıs 2011 Salı

TANER CEYLAN İLE RÖPORTAJ

1967 Almanya doğumlu Türk realist ressam. Taner Ceylan 1986 - 1991 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde okudu. 2001'de Time Out İstanbul Dergisi'nde sanat sayfaları editörlüğü yaptı.

2011 yılında hayatını ve resimlerini anlatan bir kitap çıkaran Taner CEYLAN ’a geçtiğimiz Nisan ayında GALERİST’ de katıldığı kitap tanıtım ve imza gününde ulaşıyor; kendisiyle konuşup röportaj talebinde bulunuyoruz.Sevgili sanatçı bizi kırmıyor ve yoğun çalışma temposunda bize vakit ayırıp bize röporaj veriyor.
 
  Yaşayan en pahalı sanatçı diyorlar sizin için nasıl karşılıyorsunuz?
   Çok gurur duyuyorum.Çok önemli benim için ayrıca kötü iş satmıyor köyü işe kim neden para versin bu benim beğenilme dururumu gösteriyor bence,demek ki iyi bir şeyler yapıyorum ki satıyorum.İnsanlar bir ev parası veriyorlar resimlerime bu da beni onurlandırıyor.
  Yeditepe Üniversitesinden aile temalı bir sergide sergilenen ‘’TANER-TANER’’ isimli resminiz yüzünden zorla istifa ettirildiniz.Neler yaşadınız?
   Kahrolsun dedim yine mi reddedilmek yine mi aynı duygu dedim zaten hep bu durumla boğuşmuştum yıllarca ama bu sefer bir fark vardı ben çok popülerdim o dönem ve okuldakiler bunu bilmiyordu,basın tetikte bekliyordu şimdi Taner ne yapacak diye gözleri kulakları üzerimdeydi.Ben onları uyardım dönem sonunda bırakıyım dedim ama dinlemediler ve inanılmaz protestolara mağruz kaldılar kötü şeyler yaşandı sanat dünyası ayaklandı okula her gün yüzlerce protesto mektubu yolluyorlardı o zamanlar sanat dünyasının desteğini gördüm.Protestolar yaramadı onlara 3 kişilerdi biri kalp krizi geçirdi,biri kanser oldu öldü,biri yurtdışına kaçmak zorunda kaldı.Yaşanmaması gereken şeylerdi keşke yaşanmasaydı diyorum.
   Dünyanın en büyük müzayede şirketi SOUTHBY’S’ e kapak olmanız ve sonrasında New York’ta sergi açmanız sizi çok heyecanlandırmış. Şimdi ne olsa yine aynı heyecanı duyarsınız?
   Başka bir parkura geçme aşamasındayım şuan dünya klasmanında bulunabilirim, dünya çapında bir galerinin sanatçısı olmak ki olacak bekliyorum, uluslar arası sanatçılarla yan yana olmak MOMA’ da sergilenmek çok heyecanlandırır beni.
   ‘’1881’’ isimli tablonuz hakkında kısaca bilgi verir misiniz?
  Southby’s de satıldı yine 120bin sterline heykeltıraş Mark Quin tarafından satın alındı.
   ‘’Spiritual’’ (Runahi) tablonuz üzerine konuşabilir miyiz?
  Soutby’s  e kapak oldu sonrasında 70bin sterline satıldı.Bu resim benim kendi otoportremdi çok eziyetli bir yıl atlatmıştım,çok acı çekmiştim.Başarının bedelini bu şekilde ödüyorum ben eleştirmenler,çekemeyenler vs. bir gün dostum lan ertesi gün düşmanım oluyor böyle şeyler yaşadım.İlk kez nefretin ne olduğunu hissetmiştim her şeyi yapabilecek duruma getirdiler ve bütün öfkemi o resimle ortaya çıktı, o resimle kustum içimi boşalttığım rehabilite olduğum en gerçekçi resimlerimdendi.Gerçek bir gerçekçi resim.
  Genç sanatçı adaylarına söylemek istediğiniz nelerdir?
  Mümkün oldukça dünyadaki güncel sanatı takip etsinler, kimlerin meşalesini taşıdıklarını çok iyi bilsinler, kimin duvarının üzerine taş koyduklarını bilsinler, inandıkları şeyin peşinden gitsinler.
 

VOLKAN ASLAN İLE ROPÖRTAJ

     1982 Ankara doğumlu. Mersin Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu  şuan yüksek lisansını devam ettirmekte.

ARTER’ deki çalışmalarını çok beğendiğimiz sanatçı Volkan ASLAN’A ulaşıp görüşme talep ediyoruz kendisi bizi kırmayıp kabul ediyor ve sorularımızı yanıtlıyor.
     Sizin için patlama sayılabilecek çalışmanız nedir?
     Genç andı yani küratör andı yazmıştım, kendimi ti ye almak için yaptığım bir şeydi ama amacının dışına çıkartıldı  saptırıldı diyor. Baya sansasyon yaratan bir işti ve hala çalkalanmalar sürüyor, ben sevmiyorum böyle şeyleri yaptığımız çalışmanın amacının dışına çıkartılması ve gereksiz tartışmaların doğması hoşuma gitmiyor açıkçası diyor.
    Sofie CALLE ile İSTANBUL’ da ki proje için çalışmanız nasıl başladı?
    Sofie benim zaten sürekli takip ettiğim sanatçılar arasındaydı yaptığı çalışmalarından,her şeyinden haberdar olduğum birisiydi.Ben bir tez yazıyordum şiirsel ve kurgusal o zamanlar kendisiyle mailleşiyorduk  zaten irtibat halindeydik.’’İstanbul’da Yaşıyor Ve Çalışıyor’’ projesi olmadan öncede zaten onun listesindeydim,proje olunca da çalıştayları arasında yer aldım.
    Kendi çalışmalarınızda sizi en çok heyecanlandıran çalışmanız hangisiydi?
    Arter deki fotoğraf çekimleri yaptığımız çalışmam.’Herhangi Bir Gün’’. İlk defa bir kast ajansıyla çalışıyordum 35 kişilik bir grup ve 300’e yakın fotoğraf çektik bazı fotoğraflara bende girdim sonrasında fotoğraflara baktığımda çok zor 1 tane beğendim ve inanılmaz tedirgin oldum neyse ki benim işime yarayacak olan 1 taneydi zaten o çalışmayı da o şekilde halletmiş oldum.
  ‘’Geri Dönüşüm’’ çalışmanızdan bahseder misiniz biraz?
   Bir gün sohbet ederken çıkmıştı bu fikir.Bu işimdeki amaç insanların düşüncelerini nesneye dönüştürmek ve bunu en iyi şekilde anlatabilmek için çok bilindik bir imgeyi kullanmaktı.Luis Vuitton.Yerel bir imge olan çöp toplama arabasını marka  olan çantaya dönüştürerek Arter’in çöplerini kullandım.Sadece formu bozdum arabanın işlevi yine aynı diyor.
   Resim mezunu olduğunuzu biliyoruz. Yağlıboya çalışmalar yapmayı düşünüyor musunuz?
   Aslında düşünmüyorum,derdimi ne şekilde ne yöntemle anlatabileceksem yani benim düşünceme en uygun ve destekleyici yöntem ne olacaksa onu kullanırım.

''5533'' Sanat İnsiyatifi

   İ.M.Ç’nin 5.bloğunda bulunan 5533 hem İstanbul’un sanat dünyasıyla hem de İ.M.Ç’deki topluluklarla iletişim içinde bulunmayı, farklı disiplinlerden gelen insanlarla kaynaşmayı amaçlayan bir insiyatif.
   2008 yılında açıldığından beri, 5533 içinde yer aldığı kentsel yerelliğe ve cemiyete dair belirli bir farkındalık sahibi olan bir off-space işlevi görmektedir. Sergi alanı gibi düzenlenmiş bir vitrin gibi dursa da, günümüz sanat toplumu ile ilgili kütüphane, sanatçı portföyleri, arşivleri, oldukça zengin video sanatçıları koleksiyonunu bünyesinde barındırmaktadır. Sergilere, video gösterilerine, performanslara ve vitrin sergilerine ek olarak mekân, katılımcıların düşüncelerini ve bilgilerini paylaşabilecekleri sohbetlere, çalışma atölyelerine ve tartışmalara da ev sahipliği yapıyor.
   5533 Türkiye ve Türkiye dışındaki sanat topluluklarının içinde ve dışında kimselerle bir diyalog ve etkileşim başlatmak için fırsat yaratıyor. Üretim ve sunum araçlarını keşfetmek için diğer insiyatiflerle de işbirliği yapıyor, geçmişle bugün arasında bağlantı kurup kaliteli sanat çalışmaları yapmayı amaçlıyor.5533 Türkiye ve Türkiye dışından stajyer öğrencileri kabul ediyor; birebir deneyim kazanmalarını sağlıyor. Ayrıca kendi işlerinin yanı sıra deneysel çalışmalar yapmak isteyen gruplara da mekân sağlıyor. 5533’ün amacı günden güne tutunmaya devam etmek, her şeyiyle ilgilenen insanların gönüllü olması, karşılığında sadece kaliteli sanat elde etmek. Bu amaç 5533’ü diğer kurumlardan ayıran en belirgin özellik oluyor ve kaliteli bir pozisyon almalarını sağlıyor.
 
   5533’de çalışabilmek ya da iş sergileyebilmek için ne yapmak gerekir? Kriterler nelerdir?
Kuruldukları günden bu yana gönüllü çalışıyorlar dolayısıyla kimseden bir şey talep etmiyor ve beklemiyorlar. Bütün çalışanlar 5533’ü var etmeye ve bunun sürekliliğinin devam etmesini amaçlıyor. Bu amacı çalışmalarda ve sergilerde de taşıyorlar. Gönüllülüğün çok önemli olduğunu ve bu sanat kurumunda alım-satımın olmadığının özellikle altını çiziyorlar. Kesinlikle kar amacı gütmeyen bir kurum bu sebepten sadece isteyenlerle çalışıyor, her şeye, her düşünceye, her projeye açık olduklarını söylüyorlar. Kurum olarak bağımsız sanat kolektiflerini destekliyor, belli mekânı ve yeri olmayan insanları ağırlıyorlar. Yapılan işlerde önemsedikleri şey 5533’ü destekler nitelik taşıması, kurumun disiplinine uygun olması.5533’de iş sergilemenin ya da bir proje gerçekleştirmenin inancına ve bilincine varmış olması yani farklı bir yerle de çalışabilirim 5533’le de çalışabilirim diyen kişilerle çalışmaktan yana değiller böyle düşünenlerin başka yerlerle çalışmalarının daha mantıklı olacağını düşünüyorlar.
   ‘Çalışılacak sanatçıları ya da projeleri genelde davet ile gerçekleştiriyoruz, çalışmak istediğimiz kişileri biz davet ediyoruz’ diyorlar. Belli başlı sanatçılarının olmadığını, herkesle çalışabileceklerini söylüyorlar. Solo sergileri tercih etmiyor, genelde karma projeleri desteklediklerini söylüyorlar. Bu zamana kadar 3-4 tane solo serginin yapıldığını bazen böyle insiyatifler kullandıklarını çünkü projelerin iyi olduğunu, desteklemeleri gerektiğini ekliyorlar.
   5533’de çalışmanın büyük gelişim sağladığını ve çevre edinmek için çok doğru, çok sağlam yer olduğunu kısaca 5533’le çalışmak ilerlemek isteniyorsa, fedakarlık, inanç, isteğin en önemli kriter olduğunu sonrasında kapılarının herkese sonuna kadar açık olduğunu söylüyorlar.